10 Nisan 2012 Salı

Meral Okay üzdün beni...

Ölümüne bu kadar üzülüceğim aklıma gelmezdi yaşarken. Eşine olan aşkını bilmiyordum mesela, ölüm eşine ondan önce uğramıştı ve eşinin ardından duyduğu acıyı yazdığı o güzel yazıda ne de güzel anlatmıştı.. Belkide içimi burkan en çok bu oldu. Çok iyi bir kalem yazdığı dizileri bilmeyenin olduğunu sanmıyorum ama ya o şarkıları hele ki sezen aksuyla beraber yazdığı şarkılar hele ki "YİNE Mİ ÇİÇEK" şarkısı off ki ne of. 
Son isteği vasiyeti yakılmak ve gökovada küllerinin suya bırakılmasıymış bir röpartajında şöyle söylüyor "Çünkü ben toprak sevmem, su severim! Su gördüğümde dünyanın en mutlu insanı olurum. Suyun üstünde, suyun kenarında, suyun altında kendimi huzurlu hissederim. Beni yaksınlar, küllerimi de götürüp Gökova’ya bıraksınlar. Yoksa kavanozda durayım, kütüphanede başköşede olayım gibi fetişlerim yok yani..." Keşke yerine getirilseydi vasiyeti. Ama işte aması var malesef...
Yaman aşkına kavuştun artık sonsuzluktasınız..


İşte O yazı 

Bir gün evi düzenlerken fark ettim. Bir de baktım ki, benden çok Yaman''ın eşyaları var...Küçük küçük poşetlerle sızmıştı. Aşk bir sızma halidir... Yaman o kadar temiz bir adamdı ki ona kızamazdınız. Bir o kadar da yiğitti. Ben derdim ki; b...u adam ne zaman yorulacak! Meğer acelesi varmış...Herşeyi o kadar yoğun, hızlı ve coşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ki büyüleyici bir şeydi bu. Ben köşeleri çok olan bir insandım. Yaman beni eğitti... Aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden ''biz'' olabilme halidir...İnsan egosu denetlenmesi en güç şeydir. Bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz... Biz birbirimize karşı çok saygılıydık... Eee bazen de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik... Döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi... Aşk bazen de bir kıyamama halidir... Şunu çok açık yüreklilikle söyleyebilirim, o benden daha iyi bir insandı...O kadar bebek, o kadar adam, o kadar temiz, onun kadar beklentisiz, onun kadar temiz yaşamayı öğrenmeye çalıştım. Buradan bir öğretmen öğrenci ilişkisi anlaşılmasın...O, o kadar ahlaklı ve temizdi ki, yaşam biçimi ve duruşu karşısında başka türlü olamazdınız. Onun yanında kirli kalamazdınız. Böyle bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana...Bu ateşle yanma hali o kadar derinden, için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın...Yaman’la her günümüz sevgililer günüydü...Eşine bu kadar çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır...Biz birçok defa sabah uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabah erken boğaz’ı turlardık.Bugün eksik olan ne? Bu topraklarda eksik aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır... Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıklardaki tutku kutsanır hep...Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre sahibiz biz..



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pekde Güzel Bir Blogmuş Hemen Paylaşayım ;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...